Hoşgeldiniz, Giriş Yapın

ALDATILIYORUZ

Su katılmamış gericiliğin, bağnazlığın, yobazlığın adı “muhafazakârlık” oldu. Ülkeyi yönetenleri dinlediğimiz vakit her şey güllük gülistanlık. Harika bir Türkiye tablosuyla karşılaşıyoruz.

            Oysa bakıyoruz gerçek hiç de öyle değil. Hepimizi kandırıyorlar. Aldatılıyoruz!...Halinden memnun insan sayısı çok az. Herkes kendini haksızlığa uğramış veya mağdur edilmiş görüyor. İsyan ediyorlar.

           “Türkiye sadece Türklerin değildir” söylemine cevap arayanlar Yeni Türkiye’nin kimin Türkiye’si olacağı sorusunu soruyorlar.

             Dolar son sekiz ayın zirvesinde. Paramız mum gibi eriyor. Hayat pahalılaşıyor, yaşam her gün biraz daha zorlaşıyor. Bizi yönetenlere göre durum harika!..,

             Bu harika ülkede ekonomi iyi diye uyutuluyoruz doğalgazdan, elektriğe, akaryakıta iğneden ipliğe her şeye zam geliyor.

            Türkiye İstatistik Kurumunun (TUİK) her yıl açıkladığı “Türkiye Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması”na bakınca ülkemizde yaşayan insanlarımızın durumunun hiç de iyi olmadığını görüyoruz. Milli gelirde orta sınıfın payı düşüyor, gelir dağılımında eşitsizlik daha da büyüyor zengin daha zengin, fakir daha fakir oluyor. 22 milyon yoksul, 48 milyon insan borç içinde oran olarak halkımızın yüzde 65,4 ü borçlu, yüzde 39,7 damı akıtan, rutubetli, pencereleri çürük evlerde yaşıyor, onaracak paraları olmadığını belirtiyorlar.                                               

              Adalet mülkün temelidir. Kuşkusuz Hukuk Devleti de adaletin temelidir. Ancak, ülkemizde yargı bağımsızlığı ortadan kalkmış hukuk devleti satırlarda kalmıştır. Kimsenin hukuka güveni kalmamıştır.

              Yıllardır bir türlü önlenemeyen ve suçlusu da bulunamayan işçi kazalarının süregeldiği ülkemizde Türk-İş tarafından Bursa’da bir otelde düzenlenen İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Eğitim Seminerinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik yaptığı konuşmada işçi ölümleri ile ilgili basın ve sendikaları suçladı. Bakan Çelik döneminde 5000 e yakın işçi ölürken Çelik Sendikaların 1.Mayısı Taksimde kutlamak için gösterdiği ısrarı iş güvenliği ile ilgili göstermediğini savundu.

               Çalışma ve Sosyal güvenlik Bakanlığının Temmuz ayı istatistiklerine göre kayıtlı 12 milyon 287 bin işçinin 1 milyon 189 bini sendika üyesi. Başka bir deyişle kayıtlı işçilerin sadece yüzde 9,7 si sendikalı. Bu sendikalı işçilerin de ancak 746 bini toplu iş sözleşmesi hakkından yararlanabiliyor. Geriye kalan 443 bin işçinin sendikaları toplu iş sözleşmesi bağıtlayamıyor. Ülkemizde Çalışma yaşamının ve sendikalaşmanın bu yaman çelişkisi ortada dururken, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç “iş kazalarına baktığımızda feryat edecek çok büyük bir şey yok” diyor. Demek ki Yeni Türkiye’de işçi hayatından daha ucuz bir şey yok.

              Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik geçtiğimiz günlerde normal emeklilik ve bireysel emeklilik dışında “tamamlayıcı emeklilik” sistemini getirmeyi hedeflediklerini açıkladı. Açıklamaya göre ikinci emekli aylığı almak isteyen vatandaş bunu için prim ödeyecek devlet de katkıda bulunacak.

              Bunun benzeri uygulama “Bireysel emeklilik” sistemi olarak zaten var. Zar zor geçinen insanlar maaşının yüzde 15-20 sini daha prim olarak 30-40 sene ödeyecek 65 yaşında ikinci emekli aylığı alacak. Tam bir masal.

              Geçmiş yıllarda Ülkemizde zorda olan sosyal güvenlik kurumlarını kurtarma çalışmalarında süper emeklilik yasası ile çalışanlar aldatılmış kandırılmış yüksek primler ödeyerek süper emekli olacağını zannetmiş ancak yasa iptal edilmiş ne yüksek maaş ne de primlerini geri alabilmişlerdir. Sadece havalarını almışlardır. Tarih tekerrürden ibarettir diye boşa söylememişler.

              Bir toplumu sorunsuz yönetmenin en kestirme yolu toplumu eğitimden yoksun bırakmak ya da çağdışı eğitimle oyalayıp cahil cenneti yapmaktır. Bu gün özgür eğitim adı altında kandırılmakta ve aldatılmaktayız. Bu eğitimle sorgulamayan irdelemeyen sorun yaratmayan toplum hedeflenmektedir.

             “Büyük halk kitlelerinin anlayışı gayet sınırlıdır. Zekâları azdır unutma güçleri muazzamdır”  “Yalanın büyüklüğü ona inanılmasını sağlayan başlıca faktördür” “Kısacası yalan ne kadar büyük olursa, kitlelerin ona inanma ihtimali o kadar artar”  sözleri HİTLER’E aittir.

             Unutulmamalıdır ki Hitler eğitim düzeyi yüksek Alman toplumunu bile kandırabilmiş ve Almanya’yı felakete sürüklemiştir.

Hits: 205